Anasayfa » Önyargıyı Yargılamak!..

Yazı Hakkında

Başlık: Önyargıyı Yargılamak!..
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 28 Ocak 1998, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Önyargıyı Yargılamak!..

Einstein söylemiş:

“Bir önyargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan çok daha zordur!”

Uğur Mumcu’yu yurtdışındaki iki toplantıda anarken.. zaman zaman yukarıdaki tümce takıldı kafama.

Neyi eleştirmişti sevgili Mumcu:

“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı!”

Anısına düzenlenen coşkulu toplantılara katmanlar arasında bile öyleleri vardı. Önyargılarından arınamayanlar.

Önyargılarını yargılayamayanlar.

★★★

Münih’te konu “Kemalist Ulusçuluk ve Güneydoğu Sorunu” idi. Mumcu ile birlikte katıldığımız bir açıkoturumda savunduğumuz ortak gerçekleri anlattım.

Somut bilgiler… Açık, yalın..

Yoruma bile gerek bırakmayan… Mesajını içinde taşıyan olaylar, bulgular, olgular… Saldırmak için
gelen bir kısım numaracı cumhuriyetçi susmak
zorunda kaldı. Ama içlerinde dayanamayıp soyut
suçlamalara girişen oldu. Kısa bir yanıt verdim:

– Ben size olayları ve olguları alt alta sıraladım,
içlerinde hangisi yanlış ise gerçeklere uymuyorsa
onu söyleyin!

“Almanya’da ırkçılık var. Ama Türkiye’de yok!”
demiştim. Sordum:

– Kim çıkıp da Türkiye’de kökeninden dolayı
farklı bir muameleye uğradığını söyleyebilir? Okulda, kamu hizmetlerinde, özel kesimde ve de orduda… Şu ya da bu etnik kökenden olduğu için, Kürt olduğu için, olumsuz bir davranışla karşılaştığını söyleyen varsa çıksın ortaya!

Eğer Türkiye’de ırkçılık olsaydı, bu kadar çok Kürt
milletvekili olabilir miydi? Kürtlerin çok azınlıkta kaldıkları bazı kentlerde bile Kürt belediye başkanları olabilir miydi?

Örnekleri çoğaltmaya ne hacet!

★★★

Münih’te, sorunun başına “Kürt” sözcüğünü
eklemeden “ilerici” olunamayacağını sananlar vardı. Stuttgart’ta konu değişince “önyargı “larını yargılayamayanlar için ilericiliğin ölçütü de değişti.

Solcuydular ya(!). Atatürk’e saygılı olsalar bile, mutlaka Kemalizmi eleştirmeleri gerekiyordu.
Çünkü konu “Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi”
idi.

Anlattıklarımda itiraz edecek bir yan bulamayınca sordular:

– Hep olumlu yanlarını anlattınız Kemalizm’in
eleştirilecek yanlarına niçin değinmediniz?

Yanıtladım:

– Neyse o eleştirilecek yanları siz söyleyin, birlikte tartışalım. Atatürk bu ülkeyi nereden aldı, nereye getirdi? Son yarım yüzyıllık tüm sapmalara, aymazlıklara ve ihanetlere karşın bugün neredeyiz? Önemli olan budur!.. Bu konuda söyleyecek bir şeyiniz var mı?

★★★

Yok Atatürk Kurtuluş Savaşı’nın başında Kürtlere bağımsızlık sözü vermiş de, sonra sözünde
durmamış!.. En güzel yanıtı Uğur Mumcu veriyor:

– Misak-ı Milli’yi ilan eden bir güç, bu sözü nasıl verir? Bir yanda ulusal devletin sınırlarını çizeceksinn, öteki yanda yurdu parçalama sözü vereceksin olur mu?

Yok. Almanya bize demokrasi konusunda ders
vermeye kalkıyormuş!..

– 1920’lerin Türkiyesi demokrasinin hiçbir koşuluna sahip değilken, demokrasiyi yaşama geçirme kararı aldı. Demokrasinin bütün koşullarına sahip
olan Almanya ise demokrasiye kendi isteği ile geçmedi. Savaşta yenildiği için demokrasi ona zorla dayatıldı..

Münih’te ve Stuttgart ta henüz ADD yok. O işlevi Türkiye Halk Derneği ile Sosyal Demokrat Birlik üstlenmiş. Birisini Orhan Gül, diğerini de Gökay Sofuoğlu yönetiyor. Her iki kentte de çok değerli iki Başkonsolos (Ali Yakıtal ve Duray Polat) onlarla aynı inancı paylaşıyor.

Toplantılar coşkuluydu. Bitimlerinde uzun uzun
alkışlayan dopdolu salanlar ayaktaydı. Ve en çok
alkış alan tümce, ortak paydanın altını çiziyordu:

“Tek yurt, tek bayrak, tek resmi dil” temelinde
birleşiyorsak… Her şeyi, her çözümü özgürce tartışabilmeliyiz!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz