Anasayfa » Özelleştirsek de mi Yesek, Özelleştirmesek de mi?..
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

Özelleştirsek de mi Yesek, Özelleştirmesek de mi?..

Yazı Hakkında

Başlık: Özelleştirsek de mi Yesek, Özelleştirmesek de mi?..
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 03 Aralık 1997, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Özelleştirsek de mi Yesek, Özelleştirmesek de mi?..

1995 yılı kârı 22 trilyon 700 milyar lira olan bir KIT
düşünün.. Başındaki yönetici bir yıl önce şeyle diyordu;

“Yatırıma gereksinmemiz var. Ama borçlanarak ya
da kendi kaynaklarımızla yapmama olanaksız. Çünkü özelleştirmede öncelikli kuruluş durumundayız.”

Bir ekonomik kuruluşu niçin özelleştirirsiniz?

Ya zarar ettiği, ülke ekonomisine yük oluşturmaya başladığı için., ya da daha ileri bir teknolojiye geçmesini sağlamak için…

İkisi de söz konusu değil.

Son yarım yüzyılın sağcı hükümetleri arpalık yapmış. Devlet eliyle kişileri zenginleştirmenin aracı olarak kullanmış. Birkaç oy için tıka basa işçi doldurmuş.

O yetmemiş. Zarar etmeleri için adeta zorlanmış.
“Bu yıl şu kadar zarar göstereceksiniz” diye buyruklar yollanmış.

Niçin?

Yeni dünya düzeninin “resmi ideolojisi” öyle istediği için!

“Bari talan edilmeyip, değerine uygun satılsın”
dediğinizde., “hiç değilse her şey hukuka uygun olsun” çabasını gösterdiğinizde… Stratejik önemdeki bazı kuruluşların yabana sermayenin eline geçmemesini savunduğunuzda.. ise…

Etiket hazır:

– Dinozorlar!.. Ekonomimizi sabote edenler!..
Çağdışı kalmış solcular!.. “Kutsal devlet”yanlısı Kemalistler!..

★ ★★

DİE’nin “Nisan 1997 hane halkı işgücü anketi” sonuçlarına bakın!

Çalışabilir nüfusun yarısı işsiz. Eğitimli gençler bile iş bulamıyor. Nüfus artıyor, ama iş olanakları azalıyor.

Egemen dünya ideolojisinin gelişmiş ülkelerdeki
sonuçlarına bakın!

Daha çok işsiz.. Daha çok suçlu…

İşsiz insan mutsuzdur, huzursuzdur… Zengin ülkenin işsiz genci çete kuruyor, Güneydoğu’nun işsiz genci dağa çıkıyor…

Batılı ülkelerin birçok büyük kentindeki tazı semtlerde, gece sokağa çıkmak yürek işi..

Daha az devlet… Daha az sosyal adalet… Daha
ileri teknoloji… Ve daha mutsuz bir dünya!..

Fransa’da sosyalist hükümet bir ilkin peşinde.
Haftalık toplam çalışma saatlerinin 35’e inmesi kararını yaşama geçirmeye çalışıyor. .. Böylece hem
çalışanların kendilerine ayırabilecekleri zaman artacak hem de işsizlik azalacak.

Ama kıyamet kopuyor!

Çünkü -diğer gelişmiş ülkeler de aynı yola gitmediği için- bu Fransız ekonomisinin rekabet gücünü
zayıflatabilecek.

Teknoloji ilerledikçe, rekabet arttıkça, işsizlik de
artıyor Oysa makine insanının işini kolaylaştırınca
işçi çıkarmak yerine, iş saatlerini azaltmak daha
doğru değil mi?

Gelişmiş ülkeleri bilr toplumsal barıştan uzaklaştıran, çıkmaza sürükleyen bir yoldayız. Geçenlerde telefonumun öteki ucundaki yaşlı bir bayanın sesi ağlamaklıydı.

  • Tüm cumhuriyet tarihinin birikimlerini haraç mezat satıyorlar. Peşkeş çekiyorlar. Oysa bunlar hepimizin, geçmişteki ve gelecekteki kuşakların ortak
    malı… Gücüm yetse, elime bayrağı alıp sokağa çıkardım. Ne olur yazın!

Kemalist devletçik bir ekonomik büyüme mucizesi yaratır. Türkiye, Japonya ve Rusya ile birlikte, dünyanın en hızlı sanayileşen üç ülkesinden biri oldu. Ama Kemalizm o dönemde bile, “özel girişim esastır”ilkesinden ayrılmadı.

Kemalizme göre ‘Özelleştirme’ yapılamaz mı?

Elbette ki yapılabilir.. Eğer yapılmasında toplum
yararı varsa!

Ama Kemalizme göre kamulaştırma da devlet
eliyle yeni yeni yatırımlar da yapılabilir.. Eğer yapılmasında toplum yararı varsa!

Sözümüz, Kemalizmin mirasını cömertçe tüketirken ‘devletçilik’ ilkesinden utananlaradır.. Kemalizmi tek laiklik ilkesiyle özdeşleştirip rahatlamaya çalışanlaradır…

Devletçilik ilkesinden değil, kendi bilinçsizliklerinden utansınlar!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz