Anasayfa » PKK’ya Karşı Ne Yapmalı? (1)

Yazı Hakkında

Başlık: PKK’ya Karşı Ne Yapmalı? (1)
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.5)
Tarih: 18 Temmuz 1993, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

PKK’ya Karşı Ne Yapmalı? (1)

Artık herkesin “terör” olarak nitelendirdiği “siyasal amaçlı şiddet”in kuralları ve amaçları bellidir.

Çocuk, kadın, yaşlı, silahsız ve savunmasız insanlar niçin “acımasızca” öldürülür?

Tek tek insanlara ve bütün olarak topluma “dehşet” salmak için.

Bireyler korkutulur; “ihbar” etmesinler, “haraç” versinler, “yardım” yapsınlar diye… Toplum korkutulur; “bu işin sonu yok, isteklerini yerine getirelim de ‘huzur’ bulalım” düşüncesi egemen olsun diye…

Yapılan “vahşet”in adına “silahlı propaganda” demeleri boşuna değildir.

TV’leri, radyoları, gazeteleri ile basın “acımasız eylemleri” ne kadar büyütürse bu “propaganda”ya da o ölçüde hizmet etmiş olur.

“Ülke yangın yerine döndü” gibisinden manşetler, sadece o yangının daha da büyümesine yararlar… “Daha acımasız” eylemlerin yapılmasını özendirmiş olurlar…

Terörist yüreklenir. Halkta “panik” başlar. Güvenlik güçleri, “Acaba sonuç alamayacak mıyım?” kuşkusu içine düşer.

★★★

Ne yapmalı?

Çok açık..

Önce -çok geniş bir uzlaşma ile- “temel ilkeler” saptanmalı. Sonra da Apo ve yandaşları ne yaparlarsa yapsınlar; bu ilkelerde hiçbir değişiklik olmayacağı ”inancı” yaygınlaştırılmalı…

“Tek yurt, tek bayrak, tek resmi dil!. ”

Bu çerçeve, toplumdaki demokratik güçlerin büyük çoğunluğu tarafından “asgari müşterek” olarak kabul edilmelidir.

Hangi siyasal iktidar gelirse gelsin, bu “temel”den ödün verilmeyeceği “kararlılığı” gösterilmelidir.

Ne bölge halkının ne de -sivil ya da üniformalı- “kamu görevlisi”nin kafasında, “acaba” ile başlayan sorulara yer kalmamalıdır.

İnsanlar “güçlü ve kararlı” olana yönelirler.

Elbette ki devlet teröristten çok daha güçlüdür. Ama “güç”ün üstünlük sağlayabilmesi, “kararlı” olmasına bağlıdır.

O zaman “kitleler” de, “kamu görevlileri” de hesaplarını ona göre yaparlar… PKK’lılar da…

★★★

Niçin “tek yurt, tek bayrak, tek resmi dil?”

Çünkü bu çerçeve, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların “ortak yararı”dır da onun için…

Çünkü bu, yaşadığımız günleri mumla aratacak bir “kardeş kanı” selinin akmamasının “ön koşulu”dur da onun için…

Güneydoğu’yu “federe” ya da “bağımsız” devlet yapsanız; yurdun her köşesine dağılmış milyonlarca Kürt kökenli yurttaşı ne yapacaksınız?

Kürtçeyi de “ikinci resmi dil” saysanız; başka etnik kökenlerden gelmiş olanlara ne diyeceksiniz? “Sizin sayınız az, üstelik de teröre başvurmuyorsunuz” mu diyeceksiniz?

İnsanları birbirlerine bağlayacak “ortak yan”ları, “ortak kültür”ü güçlendirme yerine, farklılıktan kurumlaştıran Yugoslavya’nın bugünkü “acıklı” halinden çıkarılacak hiç mi ders yok?

Ama “tek yurt, tek bayrak, tek resmi dil” çerçevesi içindeki her “demokratik” çözüme de açık olmalıyız.

Örneğin, yerel yönetimlerin “yerel hizmetlerde tam yetkili” kılınmasını, zaman yitirmeden sağlamalıyız. İnsanların kendi sorunlarını kendilerinin çözmesi, hem “katılımcı demokrasi”nin gereğidir hem de sorunlarının çözümü konusunda başkalarını suçlamamalarının ön koşuludur.

“Kul”luktan “yurttaşlık”a geçmenin de belki en kısa yoludur…

★★★

PKK’ya karşı izlenecek yolda “toplumsal uzlaşma” ve “kararlılık” sağlanması; savaşımın “olmazsa olmaz” koşulu olarak çok önemli…

Ama elbette ki “yeterli” değil.

Savaşım üç “cephe”den birden yapılmak zorunda: Silahlı saldırıyı “en aza” indirmek için… Dış desteği “en aza” indirmek için… İç desteği “en aza” indirmek için…

O konularda ne yapılması gerektiği de çok açık.

Gelecek yazımda dile getirmeye çalışacağım…

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz