Anasayfa » “Pülümür’ün Yaşsız Kadını”
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

“Pülümür’ün Yaşsız Kadını”

Yazı Hakkında

Başlık: “Pülümür’ün Yaşsız Kadını”
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 22 Mayıs 1994, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

“Pülümür’ün Yaşsız Kadını”

Sidney’de bir Türk sormuştu:

– Kürtlerin de bir ulus olmaya hakları yok mu?

Sorunun öncesi vardı. Uluslaşamadan, aşiretleri, kabileleri geride bırakmadan çağdaşlaşılamayacağını anlatmıştım. Atatürk’ün, 70 dilin konuşulduğu bir “toplumdan ulus” yaratma çabalarının niçin ‘devrimcilik’ olduğunun altını çizmeye çalışmıştım.

Soru ilk bakışta akla yakın gibiydi Oysa ‘öz’ün anlaşılamadığını gösteriyordu.

Bir ‘ulus’u, etnik kökenlerine göre ‘ulusçuk’lara bölmek, tarihsel açıdan ilericilik’ olamazdı. Yeniden ‘teodal’ bölünme ye bir başka biçim altında dönmek anlamına gelirdi.

Ve adı da ‘gericilik’ olurdu.

Tıpkı Yugoslavya’nın bugünkü bölünmüşlüğünün ileri değil, yapılan yanlışlıkların bedeli olan bir ‘geri’ adım olması gibi.. (Toplumu bir arada tutan ‘ortak’ değerleri değil, ‘farklılıkları kurumlaştıran yanlışlıkların!..)

Somut bir soru:

– İşçi sınıfını bir bayrak etrafında birleştirmek mi ilericiliktir, yoksa gücünü ve olanaklarını parçalara ayırmak mı?

★★★

Ayrımcılık gericiliktir!

İster ırka, ister dine, ister cinsiyete, ister yaşa İsterse
etnik kökene ya da bölgeciliğe dayansın.

Bölerek ilerlenmez, bölerek gerilenir.

Avrupa Birliği, geriliğin ürünü olarak değil, ilerlemenin gereği olarak doğdu. Doğmak zorunda kaldı.

Feodal beyliklerin ‘ulus’ oluşturması ileri bir adımdı.
Şimdi ulusların ‘birlik’ oluşturması ileri bir adımdır…

Türkiye’de bölgeler arasındaki gelişmişlik tarlanı azaltmaya çalışmak ilericiliktir. Gelir dağılımındaki çarpıklıkları azaltmaya çalışmak ilericiliktir.

Herkesin aynı hak ve özgürlüklerden, aynı olanaklardan yararlanmasını savunmak ilericiliktir…

Yurttaşları arasında ayrım yapan devlet, ‘kötü’ bir devlettir. İnsanları etnik kökenlerine göre ‘biz’ ve ‘onlar’ diye ayıran yurttaşlar, ‘kötü’ yurttaştırlar.

Gericidirler!

★★★

Atatürk’ün ulus tanımı üç öğeye dayanıyordu: Ortak
tarih, ortak dil (anadil değili), ortak kültür.

Elbette ki ‘ırk’ ve din’ birliği de varsa, ulusal bağların daha güçlü olabileceğini söyleyebiliriz. Ama bunlar, Kemalist ulusçuluğun ‘olmazsa olmaz’ koşulları değildir.

Atatürk’ün ‘ulus’ kavramına ırkı sokmaması doğrudur!

Iraklı ile Faslı belki aynı ‘ırktandır Ama aynı ‘ulustan değildir.. ‘Tuareg’ler Arap değildir, ama Faslıdır, Tıpkı Berberi’lerin de Cezayir ulusundan olması gibi.

Bir Arap ulusu yoktur, Arap ulusları vardır.

Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Türklerin sayısı 800 bin ile 1 milyon 200 bin arasında değişiyordu. Oysa o tarihte Anadolu’nun nüfusu bunun on katı idi.

Kim ‘safkan’ olduğunu öne sürebilir? Çoğunun anası
yabancı olan Osmanlı padişahları ‘safkan’ mıydı?

Etnik’ kökeni Korsikalı olan Napolyon Fransız değil miydi? İtalyan kökenli Yves Montand ile Michel Platiniye “Onlar Fransız değil, İtalyan “diyebilen tek aklı evvel var mı?

Türk milli takımının kaptanlığını yapmış olan Lefler bir Rum, ama Türk. Tıpkı Arnavut kökenli Şemsettin Sami gibi Tıpkı Slav kökenli Mimar Sinan gibi..

İstanbul’da Arap baba Alman anadan doğmuş Türk tanıyorum. ABD’de de, Türk ana ve babadan doğmuş Amerikalı!..

Ve Atatürk’ün ‘ulus’ kavramına ‘dini’ sokmaması da doğrudur!

Bugün -ikisi de Slav kökenli olan- Boşnaklarla Sırplar,
niçin birbirlerini acımasızca öldürüyorlar? Irk farkından değil, ‘din’ farkından!..

★★★

Ozan ne güzel söylemiş:

“Pülümür’ün bir dağ köyünde gördüm onu yaşını sordum bir giz gibi güldü kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz yüzüne baktım bir giz gibi güldü/bir asa vardı elinde bir solmuş krallığın kadifeden harmanisi üzerinde/ bir Hintliydi ol bir Selçukluydu bir Emeniydi bir Kürttü, bir Türk…”

Anadolu insanının gerçeği, Sayın Ecevit’in bu dizelerinden daha güzel anlatılabilir mi?

Tıpkı, tanınmış bir sanatçımızın şu sözleri gibi:

“Annem Ermeniydi, babam ise Çerkez.. Ben Türküm!..”

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz