Anasayfa » Sayın Oktay Haklı mı?

Yazı Hakkında

Başlık: Sayın Oktay Haklı mı?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 04 Ağustos 1995, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Sayın Oktay Haklı mı?

Telefonun öteki ucunda Ceyhan Mumcu vardı.

Seyfi Oktay’ın bana verdiği yanıtı, Cumhuriyetin
“Tartışma” köşesinde okumuştu. Büyük bir tepki içindeydi. Uzun uzun anlattı:

– Cumhuriyet Uğur Mumcu Cinayetini İzleme Kurulu olarak, 1993 yazında kendisinden görüşme isteminde bulunmuştuk. Sekiz kişilik hukukçular kurulundan sadece bir kişiyi kabul edebileceğini söyledi. Ancak gazetenin araya girmesi üzerine, sonbaharda bizimle görüştü!

– TBMM Siyasi Cinayetler Komisyonu’nda gönüllü çalışacaklara DYP’li İçişleri Bakanı izin verdi; ama SHP’li Adalet Bakanı izin vermedi!

– Mumcu cinayetinde, Seyfi Oktay ‘ın yapamadığını, yeni bakan Mehmet Moğultay yaptı! Güldal Mumcu‘nun şikâyeti üzerine, savcı Ülkü Coşkun
hakkında soruşturma açtırdı.

– Seyfi Oktay’ın Uğur Mumcu cinayetinin çözümlenmesindeki sorumluluğu. İçişleri Bakanı’nınkinden fazladır!.. Çetin Emeç cinayeti nedeniyle açılan soruşturmanın “genişletilmemesi” yolundaki Adalet Bakanlığı karamın altında da kendi imzası vardır!

Sayın Mumcu’nun anlattıklar ve bana yolladığı belgelede birkaç yazı yazılabilirdi…

★★★

Seyfi Oktay’ın “Sayın Kışlalı ’ diye başlayan yanıtını, ben de – herkes gibi – Cumhuriyetin 2. sayfasında okudum. Yanıt verdiği yazımda, kendisi ile ilgili üç
somut “olay” yer alıyordu:

1) Seyfi Oktay – Adalet Bakanı iken – Dil Derneği yönetiminin görüşme istemlerini kabul etmemişti. Atatürk’ün kurduğu kurumun “gerçek”başkanı olan Prof. Şerafettin Turan görüşmeyi sağlayabilmek çin. Devlet Bakanı Prof. Türkan Akyol‘dan yardım istemişti. Ve Akyol’un girişimine karşın, görüşme gerçekleşememişti.

2) Atatürk’ün 12 Eylül yönetimince devletleştrilen Türk Dil ve Tarih kurumlarını yeniden dernekleştirebilmek amacıyla; Kültür Bakanlığı bir yasa tasarısı
hazırlamıştı. Bunu engelleyen de, Sayın Oktay’ın bakanlığı olmuştu.

3) ANAP, Atatürk’ün kurumlarını devletleştiren ve miras hakkını çiğneyen 134. maddeyi, anayasa değişiklikleri kapsamına almayı önermişti. SHP adına buna karşı çıkan da, TBMM Grup Başkanvekili olarak gene Sayın Oktay’dı.

Bana olayları anlatanların isimlerini de yazmıştım:
Birisi Dil Derneği’nin genel sekreteri idi. Birisi CHP’nin eski genel sekreteri idi. Üçücüsü de, SHP’nin şimdiki Parti Meclisi üyesi bir hukukçuydu…

Peki Seyfi Oktay, bunlara ne yanıt veriyor?

1) Haftada ortalama bin kişiyi kabul ettiğini, ama Prof. Turan’la ilgili bir görüşme isteminin kendine ulaşmadığını söylüyor.

Prof. Şerafettin Turan ise. yazımdaki “olayı” doğruluyor. Görüşmeyi sağlayabilmek için, Devlet Bakanı Akyol’un Sayın Oktay’a, “kendisinin yanında”telefon ettiğini vurguluyor. Ve Ceyhan Mumcu’nun savları da göz önüne alınınca, Seyfi Oktay’ın bu tür davranışlarının hiç de “tekil” olmadığı anlaşılıyor.

Haftada bin kişi ile görüşen bir bakan düşünün… Adam başı kaç saniye düştüğünü hesaplayın… Hukukçular kurulu ya da Turan, kapıda saatlerce bekledikten sonra, acaba kaç cümle edebileceklerdi ki?

2} Sayın Oktay, Kültür Bakanlığı’nca hazırlanan tasarıya karşı çıktığını doğruluyor. Böyle bir yasal düzenlemenin, anayasanın 134. maddesiyle bağdaşmayacağını savunuyor. Tasarıyı hazırlayan hukukçuları “cehalet”le suçluyor.

3) Sayın Oktay, anayasanın 134. maddesinin değişiklik kapsamından çıkarılma girişiminin “kendisinden “geldiğini de yadsımıyor. (Olayı – Kültür Bakanlığı sırasında – Ercan Karakaş da doğruladı zaten!) Gerekçe olarak da, ANAP’ın öneriyi “kötü niyet”le, koalisyon ortaklarının arasını açmak için yaptığını
söylüyor…

Sayın Oktay’a karşı “önyargılı” bir yazı yazmam için hiçbir neden olduğunu sanmıyorum. Tam tersine, bu olaylar bana iletilmeden önce, kendisiyle ilgili “olumlu” izlenimlerim vardı.

Ama inançlarıma ters düşen davranışlar sergilediklerinde, bazı dostlarımı bile kıran, gücendiren yazılar yazmak zorunda kalıyorum. Çünkü, bunun görevim
olduğuna inanıyorum!

İşte olaylar ve işte yanıtlar!..

Karar, okurlara ait!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz