Anasayfa » Seçimsiz Demokrasi Bitiyor mu?

Yazı Hakkında

Başlık: Seçimsiz Demokrasi Bitiyor mu?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3,19)
Tarih: 26 Temmuz 1995, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Seçimsiz Demokrasi Bitiyor mu?

Yakında çıkacak olan kitabımın adı, ‘Seçimsiz Demokrasi’.

Seçimi, Marmaris emeklisi ve birkaç arkadaşı, bizim adımıza yapmışlardı. 12 Eylül Anayasası’nın oluşturduğu çerçevede, sola yer yoktu. Halk ya Batıcı
sermaye ‘nin temsilcilerini seçecekti ya da ‘dinci sermaye’nin.

Kırk katır mı, kırk satır mı?

Demokrasinin temelini oluşturan dengeler altüst edilmişti. İşçisiz bir sol, solsuz bir demokrasi idi amaçlanan… Katılımsız bir demokrasi…

Tek paçalı pantolona sokulan toplumun tökezlemesi, düşüp orasını burasını yaralaması kaçınılmazdı.

Ve anayasayı değiştirmek de sonunda kaçınılmaz oldu.

★★★

Henüz seçimsiz demokrasi sona ermiş değil?

Ama solun ayağına takılmış olan prangalar gevşetiliyor. Gençlere, kol işçilerine ve düşün işçilerinin bir kesimine, siyasete katılabilme yolu açılıyor.

Vehbi Koç, tek başına da güçlü. Ama işçi Vehbi’nin -binlerce, on binlerce işçi ile bir araya gelmezse- hiçbir gücü yok. Eğer siyasete doğrudan ağırlı-

arkası sayfa 19′ da

HAFTAYA BAKIŞ

■ Baştarafı 3. Sayfada

ğım koyamıyorsa, örgütlenmesinin, sendikalaşmasının
da fazlaca bir anlamı yok.

‘ Batı da kitle partileri niçin ve nasıl doğdu?

Niçin düzenli ‘üye ödentisi’ kuralı getirildi? Onbınler-
ce, yüzbinlerce küçük ödenti bir araya gelip sermaye-
nin partileri ile mücadele edebilecek kaynak oluşsun
diye!.. ISKl’ler olmasın, sermayeye avuç açılıp günün
birinde fatura ödenmesin diye!

Niçin üyelerin ‘ideolojik eğitimi’ zorunlu kılındı? Bi-
linçsiz kalabalığın bir güç oluşturmayacağı bilindiği için!

Niçin ‘parti disiplini’ çok önem kazandı? Çok üye-
nin olduğu, her kafadan bir ses çıkan yerde, tutarlılık
ve inandıncılık kalmayacağı anlaşıldığından dolayı!..

★★★

Gençlik kuruluştan, sendikalar, meslek örgütleri, ko-
operatifler… Benzeyenler, ortak çıkar ve düşünce taşı-
yanlar kol kola girerler. Giderek onlann örgütleri kol ko-
la girer. Ve sol parti, işte bu dayanışmanın üzerinde yük-
selir.

Üyeler, örgütlerinin yöneticilerini denetlerler, örgüt
temsilcileri de parti yönetimini denetler. Böylece ne
delege ağalığına yer kalır ne müteahhitler arası çıkar
ortaklığına ne de tek adamlığa…

Böyle bir parti, iktidarda ya da muhalefette, kişiliği-
ni yitirmez. Yitiremez!.. Sağcı bir partinin ‘hık deyicisi’
durumuna düşmez. Düşemez!

Çünkü böyle bir partide, örgüt tabanın, tavan da ör-
gütün doğal temsilcisidir. Oy verenle o oyu temsil etti-
ğini öne sürenler arasında bir yabancılaşma söz konu-
su değildir. Olamaz!

★★★

Son anayasa değişiklikleri ile sorun elbette ki çözül-
müş olmuyor.

Demokrasinin temelindeki dengeler henüz kurulabil-
miş değil!.. Neemek-sermaye dengesi ne sağ-sol den-
gesi.

Ama denge kurulmasının önündeki engeller, biraz-
cık olsun azaltılmış oluyor.

Gençlere ve derneklere, siyasal yaşamı etkileme ka-
pısı aralandığına göre de şimdi top. kendini sol’ sayan
kişilerde, kesimlerde ve örgütlerde oluyor.

Avukat yazıhanelennde, yirmi-otuz ‘solcu baba’nın
bir araya gelmesiyle sol parti kurulamayacağı artık, an-
laşılmıştır. Atatürk’ün kurduğu partinin adını, bir ‘hiz-
be’ya da ‘çıfıt çarşısı’na bayrak yaparak sol parti olu-
namayacağı da artık, anlaşılmıştır.

Anayasal engelleri ‘tek kişilik partı’ye gerekçe yap-
manın da artık dayanağı kalmamıştır.

Şimdi ‘adam gibi’ bir sol partiye dönüşmek için ve
gerekiyorsa onu ‘sıfırdan başlayarak’ oluşturmak için
kollan sıvamak zamanıdır. Ve bu -özellikle Kemalist sol
için- tarihsel bir görevdir!

Çünkü, yaşayarak öğrendik ki., sol, sol olmaktan
çıkınca demokrasi de demokrasi olmaktan çıkıyor!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz