Anasayfa » Sivas Gerçeği…

Yazı Hakkında

Başlık: Sivas Gerçeği…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 22 Mart 1996, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Sivas Gerçeği…

Yıl 1977.

Ecevit‘in ünlü Niksar, Şiran, Erzincan gezisindeydik.
Her yerde kurşunlar konuşmuştu. CHP’nin seçim otobüsü delik deşik olmuştu. Çok korkulu anlar yaşamıştık.

Polisin tutumu genelde olumsuzdu. Birçok tehlikeyi jandarmalar önlemişti.

Ama gezinin son durağı olan Sivas il sınırlarına girildiği andan başlayarak, havanın birden değiştiğini
fark ettik. Polisin yaklaşımı sevecen ve candandı. Her
an bir olay çıkacakmış izlenimi kaybolmuş, yerini güven ve coşku almıştı.

Nedenini merak edip araştırdık.

Meğer “solcu” polislerin sürgün yeriymiş Sivas. Zaten 1950‘lerden beri hep CHP’ye oy vermiş bir ildi.
“Kemalizmin kalesi “nden, MC hükümetinin de umudunu kestiği anlaşılıyordu.

★ ★ ★

Nereden nereye?

O günlerden, 37 insanımızın -düşüncelerinden dolayı, inançlarından dolayı- çıra yapıldığı günlere geldi
Sivas… RP’li bir belediyeye mahkûm edildi. Adı “Cumhuriyet” olan üniversitesi, RP’ye eleman ve milletvekili yetiştiren bir araca dönüştürüldü. Alevi yurttaşlar can kaygısı ile- göçe zorlandı.

“Karşı devrim”, Atatürk’ün Sivas Kongresi’nden
“rövanş”ı almak için, elinden geleni yapıyor. Ama her
şey henüz bitmedi… Sindirilmeye çalışılan kesimler
kol kola vermeye başladılar. Çeşitli sivil toplum örgütlerinde bir araya geliyorlar. Örgütlendikçe de güçlerinin bilincine varmaya başlıyorlar.

Sorun bir kez daha devlette. Devleti yönetenlerin kafalarında.

Savaşımı elbette ki aydınlıktan yana olanlar kazanacak… Kısa sürede mi, uzun sürede mi? Acılı mı acısızmı?.. Bu devlete bağlı… Devletin gerici güçlere verdi
ği desteği çekip çekmemesine bağlı!

★★★

Önümde iyi hazırlanmış bir Sivas dosyası duruyor.
Ve bu dosya, DSP’nin “Sivas raporu”nun tamamen
gerçekleri yansıttığını gösteriyor.

İl merkezinde, RP, esnaf kesimi üzerinde mutlak bir
egemenlik kurmuş durumda. İki yerel TV’den SRT bu
partinin, SIPAS da Büyük Birlik Partisi’nin sözcüsü.

Cumhuriyet Üniversitesi, son iki yılda “şeriatçı” bir
kadrolaşma içinde. İki yılda tam 43 öğretim üye ve yardımcısı üniversiteden ayrılmak zorunda kalmış. Bu
üniversitede olup bitenler, tüm belgeleri ile şu anda
YÖK’ün yeni başkanının önünde.

Kırsal kesimdeki olaylar 1993 yılından beri sürüyor,
Sivas köyleri, en az Doğu ve Güneydoğu köyleri kadar yoksul. Devlet içindeki bazı “fanatik” öğelerin, Alevilere “potansiyel suçlu” gözü ile bakmaları, sorunu
daha da ağırlaştırıyor.

Ama yurtiçi ve dışındaki yüzün üstündeki Alevi derneğinin olaya yaklaşımı da çok soğukkanlı değil. Sorunun sadece “Alevi karşıtlığından kaynaklandığını
sanmak ve buna göre tulum takınmak kimin işine yatıyor?

2 Temmuz alevlerinde kimin işine yaradı ise onun!..
Onların!

★★★

Aleviler, laik-demokratik Cumhuriyete sahip çıktıkları için hedefler Ama asıl hedef Atatürk ’ün Cumhuriyeti!.. Asıl hedef Sivas’taki Aleviler değil. Sivas’taki
tüm demokratlar, tüm Kemalistler!

Sorunu “mezhep çatışması” sınırları içinde görmek
ya da göstermek. Cumhuriyet düşmanlarının oyununa gelmektir.

Sivas’ta haziran ayında belediye başkanı seçilecek!
Bir ay sonra da, üniversitesinin rektörü belli olacak…
Tüm ilerici güçler, bu iki olaya gereken önemi vermek
zorundadır.

Anadolu’ya aydınlığı götürmeyen, karanlığa alet olan
bir üniversite. Cumhuriyete ihanet demektir… Sivas’ı
din devleti heveslilerine terk eden bir devlet ise, toplumuna ihanet etmiş demektir.

Tarih haileri affetmez!

DÜZELTME: “Kardeş ve Biz” başlıklı yazıda, Venizelos’un Atatürk’ü “Nobel Barış Ödülü “ne aday gösteren mektubunu, Dr. Süreyya Sofuoğlu’nun ortaya
çıkardığını yazmıştım. Oysa bu konuyu her yönüyle
açıklığa kavuşturan ilk kişinin, Özgen Acar olduğu
anlaşılıyor. Sayın Acar, bu nedenle, Atatürk’ün doğu-
munun 100. yılında “Abdi İpekçi Barış Ödülü”nün de
sahibi olmuştu. Hem de İstanbul ve Atina komiteleri,
ilk kez aynı kişiyi ödüllendirmişlerdi… Yanlışlığı düzeltip, özür diliyorum.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz