Anasayfa » Solculuğun Terazisi Tutanlar (!)

Yazı Hakkında

Başlık: Solculuğun Terazisi Tutanlar (!)
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 20 Aralık 1995, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TAMER KIŞLALI

Solculuğun Terazisini Tutanlar (!)

Bakıyorum da,bazı Cumhuriyet yazarları da modaya uydular. Ecevit solcu değil!.. Baykal solcu değil!.. Ecevit, Türkiye’nin gümrük birliğine “teslim ” olmasını kabul etmediği, fazla ödün verildiğine inandığı için,solcu değil… Batı’ya karşı güçlü olabilmek için -tıpkı Atatürk’ün yaptığı gibi- Türkiye’nin önce bölgesinde iyi ilişkiler kurması ve güçlü olması gerektiğini savunduğu için solcu değil… PKK terörünün tırmanışında,Kuzey Irak’taki boşluğun rolünü vurguladığı; Güneydoğu’daki feodal yapıyı hedef gösterdiği için solcu değil. “Milliyetçi motifleri” işlediği Kıbrıs konusunda duyarlı olduğu için, solcu değil.. “Dindarlara seslenmekten geri durmadığı” için, solcu değil… Sünni ile Aleviyi. Güneydoğu’daki Kürt ile devleti barıştırmaktan söz ettiği için,solcu değil… Hatta, ekonomiyi “Kürt sorunu“nun çözümünde temel öğe gördüğü için, solcu değil… Ya Baykal? “Oldukça geri ve genel halkçı sözler dışında bir tahlil ve bu gelecek perspektifine sahip olmadığı için ”solcu” değil… O da “sol parti lideri kimliğiyle ” konuşmuyor. Galiba kantarın ölçüsü fazla kaçtı! Cumhuriyet kuşaklarının büyük özverisi ile oluşmuş KİT’lerin, “her ne pahasına olursa olsun” satılmasına evet demek midir solculuk? Atatürk’ün, uluslar arasında “eşit haklara sahip” bir Türkiye ereğinden vazgeçmek midir solculuk? Güneydoğu sorununu, toplumsal-ekonomik koşullardan feodal yapıdan, sınıf ilişkilerinden soyutlayıp,ırkçı bir temele oturtmak mıdır solculuk? Rum komünisti milliyetçilik yaptığında bu solculuktur da bizim Kıbrıs Türklerinin haklarına sahip çıkmamız sağcılık mıdır? Yoksa, solculuk denen şey… milliyetçileri Türkeş’e,dindarları da Erbakan’a havale etmek midir? Bir Kültür Yüksek Kurulu toplantısında,Aziz Nesin’in bana bakarak söylediği şu sözler hâlâ kulaklarımda: “Siz, bu ülkede milli devleti kurmuş olan bir partinin bakanısınız… Milliyetçilik bayrağını MHP’ye terketmeye hakkınız var mı?” Milliyetçilik, bir dayanışma gereksinmesinin yanıtıdır. “Ben” derken kendisini zayıf hisseden insan, ‘’Siz “derken rahatlar. Toplumun en ezilen insanı, milliyetçiliğe en çok gereksinme duyan insandır. O insan, solun değil de sağın tabanında mı olmalıdır? Din bir yönü ile insanın evren karşısındaki çaresizliğinin yanıtıdır. Aklın ve bilimin yetersizliğini, inanç tamamlar.. Bugünden umudunu kesenler, ancak geleceğe yönelik bir umutla sabredebilirler. Solcu olmanın ölçütü o umudu yıkmak mıdır? Yoksa herkesi iterek, tek başına sipsivri kalmak ve de “kendi kendim tatmin etmek” midir? Ve küçük bir soru daha: Güneydoğu konusunda.. milliyetçilik konusunda.. din konusunda.. KİT’lerin özerkleşmesi konusunda.. Ecevit, yirmi yıl önce benzer şeyleri söylerken solcu idiyse, şimdi nasıl sağcı oluyor? CHP’nin bugünkü kurmay heyeti içinde, “devletçilik, halkçılık ve milliyetçilik” okları atılmadan solcu olunamayacağını açıktan savunanlar var. Hatta -bir zamanlar Sayın Baykal’ın  başdanışmanlığını yapmış olan bir kişi- şimdi Milliyet’teki sayfasında buna bir ok daha ekliyor: “Devrimcilik”. Geriye ne kaldı? “Cumhuriyetçilik” ve “laiklik”.. Onlara karşı olan da bir tek Erbakan Hoca! Yok zaten birbirimizden farkımız, ama biz “Osmanlı Bankası”yız… Herkes herkesi eleştirebilir… Ama “yükselen değerler”in ışığında yapılan bir eleştiriye “sol” damgası vurulmaya kalkılınca,iş biraz değişiyor. Eleştiriye “evet”… Ama Türk solunu “yeni dünya ideolojisi”nin bir parçası yapmaya, ‘’hayır”!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz