Anasayfa » Tavşan Yılı

Yazı Hakkında

Başlık: Tavşan Yılı
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 03 Ocak 1999, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Tavşan Yılı

Çin takvimine göre, bu yıl “tavşan yılı” imiş. Üstelik, doğum yılıma göre, benim de bir ‘’tavşan” olduğum anlaşılıyor.

Gülüp geçiyordum ki.. Bu işe meraklı olan bir
yakınım, bana tavşan yılında doğanların özelliklerini okudu. Şaşırdım. Az buçuk farkla, kendimi aynada görür gibi oldum.

Burcumun kişilik özelliklerim ilk okuduğumdakinin benzeri bir şaşkınlıktı bu. Böyle şeyleri ciddiye almayan bir insanın şaşkınlığı., ve ardından da, “Bunun mutlaka bilimsel bir açıklaması olmalıdır” arayışı.

★★★

Burçlarla ilk tanışmam SBF’deki öğrencilik yıllanma kadar uzanır.

Öğrenciliğin yanında, Yeni Gün’de de gazeteciliğe başlamıştık. Düzenli bir biçimde burç falı yayımlanıyordu. Birisi kendi kafasına göre yazıp getiriyordu. “Başmürettip’’ de, o bir günlük falla
bir hafta idare ediyordu. Her gün yerlerini değiştirerek.

Ama sonunda işin suyu çıktı.

Meraklının birisi, meğer sırayla her burcun falını okuyormuş. Telefonu açıp, ateş püskürdü..

Derken bir tanıdığın eline “Modern Orak!” diye eski bir kitap geçti. Bir fal kitabı. Doğum tarihinizi, sevdiğiniz rengi falan söylüyorsunuz, o da size falınızı söylüyor.

Kitabı bulan, bir köşe açıp okurların falına bakmaya başladı. Başvuran olmaz diye de, herkes bir yakını adına başvuru düzenledi.. Ve derken inanılmaz bir şey oldu.

Günde ancak bir iki mektup gelen gazeteye,
postacı torbayla başvuru taşımaya başladı. Giderek “torpiller yoğunlaştı: “Acaba falancanın falı öne alınabilir mi’’ diye..

“Modem Orak!”, aylarca en okunan köşe olarak kaldı.

★★★

Ne yaşamın sonsuz olması istenilir bir şey, ne
de gelecekteki olumsuzlukların şimdiden bilinmesi.. Öyleyse insanlar fala baktırırken, umut verici, olumlu şeyler duymak istiyorlar. İyi şeylere inanmak istiyorlar.

İnanmak bir gereksinme..

Ama bazıları da inanmamayı bir “güçlü kişilik”
göstergesi sayıyorlar. Onlar için de, inanmamak
bir gereksinme..

Geçenlerde bir TV’de UFO’larla ilgili izlence vardı. Sokaktan gelip geçenlere, başka gezegenlerde de yaşam olduğuna inanıp inanmadıkları soruluyordu. İnanmadıklarını söyleyenlerde bir
tür “gurur” vardı sanki.. Kendilerinden emin.

Onları görünce, çağımızın en büyük fizikçilerinden ve beyinlerinden olduğu herkesçe kabul edilen Stephen Hawking ile yapılmış bir söyleşiyi anımsadım. Aynı soruya onun verdiği yanıt
da aynı derecede netti.. O da söylediğinin doğruluğundan emindi:

– Sayısız gezegenin bulunduğu bir evrende, sadece dünyamızda yaşam olduğunu düşünmek bilimsel değil. Hiç kuşku yok ki, başka biçimlerle de olsa, yaşam bulunan başka gezegenler de
mutlaka vardır.

***

Ruh var mı, yok mu? Ölümden sonra, farklı düzeyde bir yaşam biçimi var mı, yok mu?

Gerçek bir bilim adamı, varlığı kanıtlanmayan
bir şeye “var” diyemez.. Ama şu andaki bilgi ve
zekâ düzeyimizle varlığını kanıtlayamadığımız bir
şey için, “yok” da diyemez!

Sayın Hawking, kanıtlanmış bilgilerden yola
çıktığı için “kesin” bir tahmin yapabiliyor Onun
bilgi ve zekâ düzeyine sahip bulunmayan sokaktaki insanın yargıları ise, bilimden değil, ruhsal durumundan kaynaklanıyor..

Burçlar ayın ya 21 ‘inde ya 22’sinde başlar.

Örneğin 21 Haziran’da doğmuş olan birisi ile,
bir gün sonra doğmuş olan birisinin kişilikler arasındaki “önceden saptanmış” temel farkları nasıl açıklayacaksınız? Bugünkü bilgi düzeyimizle açıklayamadığımız için yok mu sayacaksınız?

Ya da milyonlarca kişi arasındaki benzerliğe
“rastlantı” mı diyeceksiniz?

İnsan karmaşık bir varlık…

Doğum yılı, ayı, günü ve hatta saatinin insan
kişiliğinde etkisi olduğu anlaşılıyor. Aileden katılımla alınan özellikler de var. Bir de toplumsal çevre etkisinin, kişilikteki yansımaları söz konusu.

Kalıtsal ve çevresel etkilerin süreçlerini bugün
bilimsel olarak açıklayabiliyoruz. Sonuçları gözlemlenebilir olduğuna göre, diğerinin de günün birinde bilimsel açıklamaya kavuşacağını biliyoruz.

Tıpkı varlığını bildiğimiz, ama bugünkü zekâ düzeyimizle açıklayamadığımız “sonsuzluk” kavramı gibi!..

★★★

Temel’e kaç dua bildiğini sormuşlar; “dört” demiş.. “Peki hangileri?”

– Üç kulufailahü bir elham..

Mutlu bir “tavşan yılı” dileği ile!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz