Anasayfa » Tünelin Ucundaki Işık

Yazı Hakkında

Başlık: Tünelin Ucundaki Işık
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih:  25 Nisan 1999, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Tünelin Ucundaki Işık!

Sayın Ecevit’in DSP’si çok önemli bir işlev görüyor..
Türkiye’nin koşullarına uygun, gerçekçi bir sol partidir… Ama
bugünkü yapısı ile CHP’nin bıraktığı boşluğu doldurmaya
da aday değildir.

İşte bunun içindir ki, CHP bugün dünden de daha önemli!

Bugünün en büyük sorumlusu olarak görülen “vitrin” tümden değişmeli. Parti yeniden yapılanmalı. Türk demokrasisi için vazgeçilmez olan yitirilmiş kimliği’ne yeniden kavuşmalı.

Ama nasıl?

Kurultaya sadece bir ay var. Bu süreci başlatacak olan ilk adım orada atılacak. Oysa kimse o ilk adımın ne olması gerektiği konusunda çok somut olamıyor.

Genel başkanlığa aday çok..

Gerdeğe girmek için sabırsızlanan güveyiler gibiler. Üstelik kimileri de, CHP’nin bugünkü duruma düşmesindeki kendi günahlarını unutmuş görünüyor.

Oysa sorunun özü Baykal’ın yerini kimin alacağı ile doğrudan ilgili değil!

Bütün tanınmış, birikimli isimler pir araya gelsin yaklaşımı da yanlış!.. Böyle bir yaklaşım çözüm değil, çözümsüzlük getirir…

Çözüm yolunu ise CHP’nin kendi yakın tarihi gösteriyor!

* **

1960’lı yılların ortalarında CHP tıkanmıştı. İktidara gelme olasılığını giderek yitirmiş gibi görünüyordu..

Kemalizmi “geçmişin bekçiliği”nden “geleceğin öncüluğü”ne taşımayı amaçlayan bir hareket başlatıldı. Cumhuriyetin temelindeki ilkelerden yola çıkarak, değişen koşullara yeni çözümler üretildi.

Aydınlar, gençler ve en önemlisi emekçiler, Kemalizmin
tabanında önemli bir yoğunluk kazandılar.

-“Ortanın solu” adıyla başlayan o hareket önce partiyi
yeniden yapılandırdı. Sonra da, İnönü sonrasının “doğal önderi”ni kendi içinden çıkardı…

Kurultaya bir ay var.

Ama CHP bugün aynı süreci yeniden yaşama geçirme
şansı ile karşı karşıya!..

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği…

Bugün Türkiye’nin en büyük üç sivil toplum örgütü neredeyse ortak bir anayasaya sahip: “Demokratik Toplumcu çagrı”.

Tıpkı 1930’ların “Kadro” hareketi gibi.. 1960’ların “Yön”
hareketi gibi..

Kemalizmin ilkelerinden yola çıkan.. Türkiye’nin gündemindeki en önemli sorunlara net yanıtlar veren.. “Sürekli devrimci” ölü 21. yüzyıla taşımanın çerçevesini oluşturan bir çağrı bu.

Ve o çağrının oluşumunda etkin yer alan iki isim yıllardır CHP muhalefetinin ön saflarındalar: Hasan Fehmi Güneş ile Mustafa Gazalcı (Sayın Gazalcı’nın Eğit-Der Genel Başkanı olarak o çağrının altında imzası da var.)

Sayın Güneş de Gazalcı da hiçbir zaman yanlış çizginin
suç ortağı olmadılar. Devrimci Kemalist doğrultuyu hep özenle savundular, inançlarından ödün vermediler.

Şimdi o “Demokratik Toplumcu Çağrı” hareketinin parti içindeki temsilcisi olma hakkına sahipler . Bir ay sonraki kurultayı, bir kişiler arasında yarış olmaktan çıkarıp “tarihsel devrimci kimliğe yeniden kavuşturma” savaşımına
dönüştürme olanağına da sahipler.

Bu onlar için sadece bir hak ve olanak değil, aynı zamanda da tarihsel bir görevdir!.

Bir hareketin önderinin tem olacağı da elbette ki önemli..

Öyleyse -toplumun bugünkü gereksinmelerinin ve beklentilerinin ışığında- CHP’nin yeni genel başkanı hangi niteliklere sahip olmalı?

Yıpranmamış.. Deneyimli., Geçmişi ve bugünü ile tutarlı.,
Güven verici.. Kavgacı değil, serinkanlı.. Ortak aklın sözcüsü..

Hasan Fehmi Güneş’te bunların hepsi de var.

Eğer “Demokratik Toplumcu Çağrı” hareketini kurultaya
taşırsa., o inancı paylaşanları bir araya getirirse.. Baykal’a
karşı olan herkesi aynı kefeye koymak gibi bir yanlışa
sapmazsa..

CHP’ye de, Türkiye’ye de büyük bir hizmet yapma
olanağını ele geçirebilir!..

Kemalizmi geleceğin öncülüğüne taşımaya aday bir
hareket, sivil toplum örgütlerinden büyük bir destek
görecektir. O destek de CHP’ye çok sağlıklı bir yapı ve
inanılması güç bir ivme kazandıracaktır…

İşte tünelin ucundaki ışık!

Karanlığı göz kamaştıran bir aydınlığa çevirmek, bugün
CHP’nin kendi ellerindedir!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz