Anasayfa » Üç ‘A’ ve Üç ‘U’!

Yazı Hakkında

Başlık: Üç ‘A’ ve Üç ‘U’!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 19 Mayıs 1999, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Üç ‘A’ ve Üç ‘U’!

Talat Halman, Kemalist Devrimi iki üçlü sentezle özetler.

Bir yanda üç “U”: Ulusçuluk, usçuluk ve uygarlık… Öte yanda üç “A”: Asya, Anadolu ve Avrupa…

Bir büyük dönüşüm, herhalde bundan daha güzel formülleştirilemezdi.

Bugün Mayıs’ın 19’u..

“Üç A” ve “Üç U”nun anlamını bir kez daha anımsamanın tam zamanı. Çünkü bugünü doğru değerlendirmek, o temeli doğru anlamaya bağlı!

Kemalist Devrim her şeyden önce bir kültür devrimidir.

Amaç, çağın gereklerine uygun bir “yeni insan” yaratmak.. Batı’da koşullar o yeni insanı yaratmış. Yeni insan da devrimi.

Oysa geri kalmış ülkelerde koşullar değişmemiş.
Değişmediği için de yeni insan yok. Devrimin kendisi o yeni insanı yaratmak zorunda.

Atatürk’ün devriminin kollan bir yandan Asya’ya uzanıyor.. Asya’dan Anadolu’ya neler taşındığını daha iyi anlayabilmek için!

Bir yandan Anadolu’nun geçmişinin derinliklerine gidiyor. Ta Etilerden. Sümerlerden bugüne neler kaldığını saptayabilmek için!

Ve Avrupa’ya açılıyor.. Evrensel kültürden yararlanabilmek için!

Kemalist Devrimin en önemli yanını oluşturan Anadolu Aydınlanması’nın insanı, işte bu üçlü sentezin ürünüdür. Köklerinden kopmamıştır, ama insancıl ve çağdaştır…

“Ulusçuluk, usçuluk ve uygarlık”!.

Atatürk’ün ulusçuluğu, bu topraklar üzerinde yaşayan insanlar arasında bir dayanışma duygusu, bir “Biz” duygusu yaratmayı amaçlar. Yirmiyi
aşkın etnik kökenden gelen insandan çağdaş bir toplum yaratmayı…

Irkına, diline, inancına bakılmaksızın… Yurdunu ve üzerinde yaşayanları sevmeye ve bin yıllık beraberliğin yarattığı ortak değerlere dayalı bir ulus.

Atatürk’ün ulusçuluğu ise kulluktan yurttaşlığa geçişin aracıdır.

Buyrukları uygulamakla yetinen, edilgen bir insanın yerine .. Kendi aklı ve bilinci ile davranan, etken bir birey.

Ve usa dayalı kamusal bir düzen!

Amaç çağdaş uygarlığı yakalamaktır.. Araç ise çağına açık insanlardan oluşan, çağına açık bir toplumdur.

★ ★★

Kemalist Devrim işte bu iki sacayağı üzerine kurulu.

Karşı-devrimciler bunun bilincindeler. Ve “Üç A “ya da karşılar, “Üç U”ya da..

Dinciler için önemli olan Orta Asya değil, Arabistan ve Iran… Irkçılar Orta Asya’dan yana, ama Türkler öncesi Anadolu’ya karşı..

Avrupa’dan ikisi de çok hoşlanmıyor.

Dinciler ulusçuluğa karşı, ümmetçilikten yana.
Irkçılar da Atatürk ulusçusu değiller, çünkü ırkçı milliyetçiler.

Dinciler inancı aklın önüne geçiriyorlar. Temel sloganları “Düşünme, uygula!”.. Irkçılar otoriteyi aklın önüne koyuyorlar: “Düşünme, buyruğa uy!”..

Uydu insan, uydu toplum!

Erekleri de zaten “çağdaş”uygarlık değil. Önerdikleri insan ve toplum modelleri, tarihin derinliklerinde kalmış bazı özlemleri yansıtıyor.

Yüzleri değil, sırtları çağdaş uygarlığa dönük!

Köy Enstitüleri ve Atatürk’ün diğer eğitim kurumlan “yeni insan ”ı yaratmıştı.

İmam okulları ve dinci-ırkçı kafaların yozlaştırdığı eğitim kurumlan da “eski insan “ı yeniden yarattı.

Devrimin temel gücü eğitimdi.. Dernekleri, vakıftan, yurtları, okulları ve “Milli”(!) Eğitim kurumlarına egemen olmuş kadrolarıyla, karşı-devri’min
temel gücü de bugün gene eğitim.

Eğitim amaç, türban ise sadece bir araç!

MHP elbette ki yirmi yıl öncesinin MHP’si değil, olamaz da..

Ama sekiz yılı yozlaştırmak amacında mı değil mi? Türbanın eğitim kurumlarında bir baskı aracı olarak kullanılmasından yana mı değil mi? Gençlerinin üniversitelerde diğer gençlere “tekbir” getirerek saldırmalarına son verebilecek mi veremeyecek mi?

Ve MHP yandaşları, egemen oldukları eğitim kurumlarında 19 Mayıs’ı nasıl değerlendirecekler?
“Üç A“ ve “Üç U”ya inanarak mı, yoksa küfrederek mi?

İşte 19 Mayıs’ın armağanı olan turnusol kâğıdır.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz