Anasayfa » Üç Soru, Üç Yanıt!

Yazı Hakkında

Başlık: Üç Soru, Üç Yanıt!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.17)
Tarih:  19 Mart 1999, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Üç Soru, Üç Yanıt!

Kırsal terör boğuldu… Kentsel terör başladı.
Ne genel anlamda terör, ne de özel anlamda “etnik terör” Türkiye’ye özgü bir sorun. 1990’ların başında yapılan bir araştırma, dünyada 102 etnik çatışmanın yaşandığını ortaya koymuştu.
Bugün insanlık, teröre karşı geniş bir bilgi ve deneyim birikimine sahip. Yaşanan sorunun boyutları ve evrenselliğidir ki, beni de Siyasal Sistemler kitabımın son baskılarına iki bölüm eklemeye zorladı: “Şiddetin Psikolojisi” ve “Terörün Sosyolojisi”.
Şimdi yanıtlanması gereken üç soru var:
Bir… Terör niçin acımasızca sivil katliamlara yöneldi?
İki… Terörün bu yeni boyutu karşısında devlet ne yapmalı?
Üç… Terörün bu yeni boyutu karşısında basın ne yapmalı?

★★★

Şiddetin psikolojisini incelerken, iki şiddet türü dikkatimizi çekiyor: “Öç alıcı şiddet” ve “İnancın ve umudun yitirilmesinden doğan şiddet”…
“Öç alıcı şiddet” özellikle güçsüz kişiler için geçerli. Zarar görmüş ve yıkılmışlarsa, kendilerine saygılarını onarabilecekleri tek bir yol var… Öç almak!
“İnancın ve umudun yitirilmesi” de insanları benzer bir yola itebiliyor. Yaşamdan nefret, başkalarını ve giderek kendini yok etme yolunu açabiliyor.
Öcalan’ın yakalanması, bir birikimin son damlası oldu. Arazideki adım adım gerileme görmezden gelinmeye çalışılıyordu. “Büyük önder Apo”nun başka çıkış yolları bulabileceği düşünülüyordu.
Son damla bardağı taşırdı, çıplak gerçek ortaya çıktı.
PKK güçsüzlüğünü anladı… Umudunu ve inancını yitirdi..
Eğer yitirmemiş olsaydı.. son umut kaynağı olan Avrupa’nın desteğini de yitirmesine neden olacak… “insanlığa karşı suç” niteliğindeki eylemlere girişmezdi!

★★★

Terör neredeyse tarih kadar eskidir.
Amacı ise, toplumda “dehşet” ve “yılgınlık” yaratmaktadır.
Terörle savaşın kurallarını da, işte bu amaç belirler.
Birinci kural…
Tek başına silah hiçbir zaman terörü bitirmez… Ama terörün silahsız çözümü de yoktur. Çünkü hiçbir ödün teröristi tatmin etmez!
İkinci kural…
Teröristin cesaretini kıracak iki etken vardır… Eylem riskinin artması ve toplumda beklenen yılgınlığın doğmaması. Ne kadar vahşice olursa olsun, katliamların hiçbir şeyi değiştirmeyeceğinin anlaşılması…
Üçüncü kural.
Toplumda her kuruluşun ve hatta her bireyin -teröre karşı- kendi önlemini alması…

★★★

Üçüncü soru belki de en önemlisi.
Sekiz sütunluk feryatlar… Tam sayfa dehşet resimleri… TV’lerde bitmek bilmeyen yürek parçalayıcı görüntüler… Ayrıntılarla uzatıldıkça uzatılan haberler…
Basınımız “sadist” (eziyet yapmaktan hoşlanan) mi?
Toplumumuz “mazoşist” (eziyet edilmekten hoşlanan) mi?
Yoksa teröristlerin keyiflenmesi ve yeni eylemlere özenmesi için bir yarış mı söz konusu? Geçenlerde Mehmet Yılmaz Radikal’de bir ikilemi dile getiriyordu.. Toplumun haber alma hakkı ile teröristin amacına hizmet arasındaki bir ikilem…
Peki Cumhuriyet’in yaptığı gibi üçüncü yol yok mudur? Haberi küçük boyutlarda, abartmadan, dehşetengiz ayrıntıları öne çıkarmadan, tek bir resimle vermek gazeteciliğe mi ihanet olur? Yoksa teröristin amacına mı?

★★★

Kitabımın “Terörizmin Sosyolojisi” bölümüne yeniden göz attım. Şu satırlarla noktalanıyordu: “Terörizm, giderek toplumdaki demokratik iletişim kanallarını tıkar ve bir kutuplaşmaya neden olur. Mantığın değil duyguların öne çıktığı böyle bir ortamda, geniş kitleler genellikle devletin yanında yer alır ve en sert önlemlerin destekçisi kesilirler.”
Kuraldır…
Şiddet ilerledikçe demokrasi geriler.. Ve demokrasi geriledikçe de, bundan en çok azınlıkta kalanlar zarar görürler!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz