Anasayfa » Urfa İnsanı ile Şırnak İnsanının Farkı!…
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

Urfa İnsanı ile Şırnak İnsanının Farkı!…

Yazı Hakkında

Başlık: Urfa İnsanı ile Şırnak İnsanının Farkı!…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.4)
Tarih: 20 Eylül 1992 Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Urfa İnsanı ile Şırnak
İnsanının Farkı!..

Tito’nun “özyönetim” modelinin bütün dünya sol çevre-
lerinde hayranlık yarattığı yıllardaydı. Yugoslav parla-
mentosunu gezerken birşey dikkatimizi çekmişti.

Her milletvekilinin önünde bir kulaklık vardı. Konuşma-
lar, Sırpçadan Hırvatçaya kadar, istenen altı bölgesel dil-
den yapılabiliyordu.

Kosova bölgesindeki küçük Türk azınlık bile, kendi dilin-
den gazete çıkarıyor, eğitim görüyor, Türkiye’den gelen
yayınları izleyebiliyordu. Ulusal günlerde, isteyen evine
Türk bayrağı bile asabiliyordu.

Kültürel kimlikler üzerinde “en ufak” bir baskı yoktu.

Yugoslavya, bir “ideal” barış ortamını yansıtıyor gibiydi.

Ama aynı Yugoslavya’yı oluşturan o topluluklar, bugün
“kardeş kanı” içinde boğuluyorlar.

Etnik farklılıkların üstüne çıkan ortak kültürel sentez ya-
ratma yerine, farklılıkları kurumlaştırmış olmanın bedelini
çok ağır ödüyorlar.

İki resmi dili olan iki toplumlu bir devlet modeli öneren
bazı Kürt kökenli aydınlarımızın birtakım önyargılardan
kurtulmaları için, acaba daha ne gibi acı örnekler yaşan-
ması gerekiyor?

***

Demokratik bir toplumda, elbette ki kültürel kimlikler
üzerinde baskılar olmamalı. Bu ne kadar açık ise, etnik
farklılıkları devlet eliyle güçlendirmenin topluma barış ge-
tireceğini sanmak da o ölçüde yanlış.

Devlet farklılıkları arttırarak değil, benzerlikleri yaygın-
laştırarak, ortak noktaları çoğaltarak toplumsal barışa kat-
kıda bulunabilir.

Devlet, sınıfsal farklılıkları belirginleştirmek, sınıflar ara-
sındaki geçişleri zorlaştırmak için mi çalışıyor? İşçi işçi
olarak, işveren de işveren olarak kalsın diye mı çaba gös-
teriyor?

İşçiler için ayrı gazete, ayrı televizyon ve işçi çocukları
için ayrı okullar mı olmalı?

Bugün Türkiye’de, ilk kez “Kürt gerçeği”ni Başbakanın
ağzından kabul etmiş bir iktidar var. Oysa, terör eylemleri
azalmadı, tırmandı.

Öyleyse, Kürt kökenli olsun olmasın, sadece bir avuç
aydın için önem taşıyan nedenlerin, tüm bölge insanı için
birinci derecede önem taşıdığı yanılgısından kurtulmalı.

Önem sıralamasını iyi yapmalı!

***

PİAR-GALLUP’un Güneydoğu’da yaptığı ciddi bir araş-
tırma var.

Bölge halkına göre, “en önemli sorun işsizlik ve yoksul-
luk”. Bazı somut gözlemler, bölgedeki lise mezunu genç-
ler arasında, işsizlik oranının yüzde 97-98 olduğunu ortaya
koyuyor.

Amerika’daki işsiz gençler ne yapıyorlar? Hırsızlık, soy-
gun, saldırı, ırza geçme suçlarını işleyen çeteler onlar
arasından çıkmıyor mu?

Gene aynı araştırmaya göre; “Kürt Halkı” Türk devletin-
den kopma arzusunda değil, ama “baskı rejimi”nden ra-
hatsız.

Odalar Birliği’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki
oda başkanları ile geçen hafta yaptığı toplantı da benzer
gerçeklerin altını çizerken, ilk sıraya işsizliği koydu:

“İşsizlik önlenmedikçe, terör sona ermez!”

***

Güneydoğu’daki terör eylemlerinin çok önemli bir bölü-
münün, sınıra yakın bir üçgende geçtiğini gözardı edeme-
yiz. Yaklaşık 150 bin kişinin yaşadığı bir üçgen bu.

Ekonomisi nerede ise durma noktasında. Yoksulluk ve
işsizlik dorukta. Üstelik, sınır ötesinin etkisine tamamen
açık. Bu üçgen içinde PKK ve HEP’e verilen belirli bir top-
lumsal destek elbette ki rastlantı değil.

Ama biraz ötedeki Urfa’da durum farklı. KONDA’nın ha-
ziran sonrasında yaptığı kamuoyu yoklamasında, HEP’e
oy vereceğini söyleyen seçmenlerin oranı sadece yüzde 1.
İki yöre arasındaki fark, kuşkusuz ki etnik farklılıktan kay-
naklanmıyor. Ekonomik farklılıktan kaynaklanıyor.

Urfa insanı GAP’ı yaşıyor. Yarına umutla bakabiliyor.

Onun için PKK umut değil. Tersine daha demokratik bir
ortamın oluşumunu zorlaştıran, insanların korkusuz bir
ortamda yaşamasını engelleyen, kamu hizmetlerini önle-
yen bir öge.

Urfa’nın insanı ile Şırnak’ın insanı arasındaki açı farkı-
nın, Güneydoğu sorununun özünü de çıkış noktasını da
gösterdiğini düşünmek çok mu yanlış?

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz