Anasayfa » Yalın Olan ve Olmayan…

Yazı Hakkında

Başlık: Yalın Olan ve Olmayan…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 13 Kasım 1996, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Yalın Olan ve Olmayan…

Mektup şu satırlarla başlıyor:

“İzmir’de halk otobüsünde gidiyordum Manisa Celal Bayar Üniversitesi tarih bölümünde henüz bir haftalık öğrenci olan bazı gençlerin aralarındaki
konuşmalara, istemeyerek katıldım. Bu üniversitede görevli bir öğretim üyesi, gelecek hafta hazırlanmak üzere, öğrencilere şu konuyu vermiş: Atatürk olmasaydı da, O’nur yaptıkları yapılırdı..”

Emekli Öğretmen Ülkü Baysan üzgün. Ekliyor:

“Tarih öğrencilerine, tarih öğretmeni olacak kişilere, bu gibi kafa karıştırıcı, art niyet taşıyan ödevler verilmesi beni düşündürdü. Türkiye bu gibi öğretim görevlilerine kalacaksa, vay halimize!”

Sayın Okurumu anlıyorum. Ama “Bu da bir şey mi?” demek geçiyor içimden.

Anadolu’nun bazı üniversitelerinde, Atatürk’ün devrim tarihini, Atatürk düşmanlarının anlattığını biliyorum. Devrim tarihi dersine girip, şeriatı anlatanları, dincilik propagandası yapanları biliyorum çünkü…

★★★

Bir başka mektup da Almanya’dan.

Dr. Fırat Ülger şöyle diyor:

“ADD’nin doğru dürüst bir binası bulunmadığını yazmışsınız. İçim ezildi. Çok üzüldüm. Hele Almanya’da Atatürk düşmanı, köktendinci derneklerin mal varlığını bildiğimden, bu üzüntüm daha da arttı. Ziraat Bankası’nda açılan hesaba katkıda bulunmak istedim Arkadaşlarımın da yardımını rica ettim. Hemen hepsi yardımlarını esirgemediler.”

Sayın Ülger, daha sonra konuyu Dortmund ADD Başkanı’na getiriyor:

“Bayan Melda Özverim, Atatürk’e gerçekten inanmış bir aydın. Çok iyi bir organizatör. Bu yolda sağlığını da hiçe sayacak kadar, maddi ve manevi özveride bulunuyor. Talihsiz bir yazısı yüzünden sizin tarafınızdan uğradığı acımasız tenkit, hem kendisini hem de bizleri çok üzdü…”

Ve ekliyor:

“Bilhassa gençleri Kemalist yetiştirmek için, Sayın Özverim varını yoğunu ortaya koyuyor. İnsanları bir tek yazıları nedeniyle dışlamak yerine, hoşgörülü ve sabırlı olmanız gerektiğine inanıyorum.”

“Dışlamak” değerlendirmesi yanlış. İçtenlikli her Kemaliste destek, vermek, benim için bir görev. Ama Kemalistlerin yanlışlarının altını çizmek de, yinelenmemesi için bir zorunluk.

Bir ADD başkanının sırf kadın olduğu için Çiller‘e oy verdiği anlamına gelen bir yazısını içime sindirememiştim. Ama yaptığı olumlu şeyleri de alkışlamaya hazırım.

Mektupta da vurgulandığı gibi: o yazı gerçekten de “talihsiz“di…

★★★

Üçüncü mektup Mediha Bakır Özsoy imzasını taşıyor.

Benim bir pazar yazım, dolmuş bir zembereği yayından fırlatmış anlaşılan. Düşünen ve düşündükçe bunalan binlerce örnekten birisi olmalı.

Sayın Özsoy, solun üç kesimine sesleniyor.

Önce… “Buğun kendilerim Cumhuriyeti kuran partinin temsilcileri olarak görüp, bununla övünen, ama liyakate değil sadakate dayalı kadroculuk zihniyetiyle partiyi çorak bir toprağa çevirenlere…

Ardından.. “Kurtuluş Savaşı”nı bile, bu savaşın ortalarında açtığı Meclis’e dayanarak yürütmüş ve başarısını hep millete mal etmiş bir dünya önderinden gerekli ve yeterli dersi çıkarmayıp; partisini ‘kendisini sevenler derneği’ gibi yönetip, gerçek bir parti durumuna bile getiremeyen’lere…

Sonunda da “Ulaşamadıkları ütopyalarının hayal kırıklıklarından ikinci cumhuriyet hayalleri kurarak kurtulmayı umarken, kimlerin ekmeğine yağ sürdüklerinin bile farkına varamayacak derecede gaflet içinde olan marjinal kesimler.”

Ve Sayın Özsoy, bu üç kesimin, “Yaptıkları kadar yapmadıklarıyla da tarih önünde sorumlu tutulacaklarını” bilmelerini istiyor.

Eklenecek ne var?

Gerçek her zaman çok yalın değildir. Ama bazen sandığımızdan da yalındır!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz