Anasayfa » Yeni CHP!

Yazı Hakkında

Başlık: Yeni CHP!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 27 Mayıs 1998, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Yeni CHP!

Kurultay salonuna “şov yıldızı” gibi inen “rakipsiz” bir genel başkan.

Bir zamanlar Özal‘a, “Atatürk’ten sonraki en büyük devrimci” diye övgüler düzen bazı köşe yazarlarınca.. “devrimci” diye nitelendirilen bir “yeni program”.

Halk türkülerinden Vivaldi‘ye… kavga ve döğüşten lazerli gösterilere geçmiş bir parti.

Bütün bunlar acaba ne anlama geliyor?

CHP açısından? Ve de seçmen açısından?

★★★

Bir siyasal partide değişiklik, ancak üç koşulda anlam ve önem kazanır:

Bir… Değişikliğin partinin kimliği ile tutarlı olması.

İki… Değişikliğin içerdiği öğelerin, kararlı bir biçimde savunulması.

Üç… Partinin, o değişikliği yaşama geçirmeye uygun olarak, yeniden yapılanması.

Özellikle iktisatçı yorumcuların “liberal sağ” olarak nitelendirdikleri bir yeni program, acaba CHP’nin varsaydığı “tarihsel kimliği” ile tutarlı mıdır? Böyle bir “hızlı viraj”, acaba parti örgütü içinde, aşağıdan yukarıya doğru tartışılarak mı kurultayın önüne getirilmiştir? CHP, bu yeni ideolojik doğrultuya göre, acaba nasıl bir yapısal değişiklik önermektedir?

Eski CHP, 1960’lı yıllarda başlayan bir süreç içinde, 1970‘lerin başında yenilenmişti. Ve bu yenilenme ona, yüzde 42 oy ile, siyasal yaşama damgasını vurabilecek bir güç kazandırmıştı.

“Ortanın solu” adıyla başlayıp, giderek “demokratik sol” adını alan o hareketin temeldeki özelliği neydi?

CHP’yi “geçmişin bekçiliği”ni üstlenmiş bir seçkinci parti olmaktan kurtarmak.. Toplumda oluşmuş değişim yanlısı kitleleri kazanmak.. Kemalizmi, tarihsel çizgisine ve “sürekli devrimci” özüne uygun olarak, 1970’lerin koşullarına taşımak..

Değişim, partinin “tarihsel kimliği” ve dolayısıyla ideolojik çizgisi ile tutarlıydı.

Değişim, birkaç uzmanın bir araya gelmesiyle, kapalı kapılar ardında hazırlanmamıştı.. Uzun bir süreç içinde, aşama aşama, tartışa tartışa özümsenmişti.

Değişim, değişim yanlılarının parti yönetimine egemen olmasıyla birlikte yaşama geçmişti.. Yoksa, eski yönetim yerinde kalırken, “Ben artık değişmek istiyorum; seçim kazanmak için bir de bunu
denemek niyetindeyim!” dememişti.

★★★

Bir siyasal partinin başarısı, “inandırıcılığı” ile koşuttur.

İnandırıcılık ise, her şeyden önce “tutarlılık” gerektirir… Partinin toplumsal tabanı, ideolojisi ve yapısı arasındaki tutarlılığı.

Kimi temsil ediyorsunuz? Çözüm önerileriniz o kitlenin beklentilerini karşılıyor mu? Örgütünüz ve parti yönetiminiz, savlarınızdaki içtenliğinizi ve o savları yaşama geçirmedeki kararlılığınızı gösterecek görünümde mi?

Başarı, bu soruların yanıtına bağlıdır.

CHP, öncelikle hangi toplum kesimlerini temsil etmek istediğine karar vermeli!

Bugün toplum “Cumhuriyet’in temel değerleri”ni koruyamama korkusu içindedir. O değerlerde Kemalizmin damgası vardır. Üstelik de o korku, o kitleyi, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar genişletmiştir.

Ama “Yeni CHP”, bu büyük kitleyi kanatları altında toplayamamıştır. Çünkü “tarihsel kimliği”ne sahip çıkamamıştır.

Baykal‘a karşı olanları ayıklamadaki kararlılığı, Atatürk’e ve Kemalizme karşı olan yerel örgüt yöneticilerine bile gösterememiştir.

★★★

Elbette değişim!

Türkiye bugünkü çürümüşlükten, içinde debelendiği bataklıktan elbette ki değişmeden kurtulamaz.

Ama asıl önemli olan, o değişimin hangi amaçla, hangi ilkeler doğrultusunda tasarlandığıdır.. Ve de toplumdaki hangi kesimlere dayanılarak gerçekleştirileceğidir.

Atatürk bunu iyi hesapladığı için başarılı oldu.

“Ortanın solu” hareketi, bu tutarlılığa özen gösterdiği için büyüdü.

Eski CHP’de Atatürk vardı.. Cumhuriyet’in temeline damgasını vurmuş olan ilkeler vardı.. Onlara inanmış toplum kesimleri vardı.. ve o tarihsel “misyon”u çağa taşıma bilinci ve istenci vardı..

Yeni CHP’de ise Sayın Baykal var.. Sayın Tony Blair var..

Ama dünyanın en büyük sivil toplum örgütleri konumuna yükselmiş ADD’ler, ÇYDD’ler ve kadın kuruluşları içinde savaşımı seçmiş olanlar yok.. İşçi kuruluşları yok..

Türkiye’yi bu duruma “Atatürk’e evet, Kemalizme hayır!” diyen sağ getirdi. “İşçisiz bir sol, solsuz bir demokrasi” isteyen güçler getirdi.. Ve sonunda anlaşıldı ki, “yumurtasız omlet” olmaz!

Türkiye’yi bu durumdan kurtaracak olan yol bu duruma getirmiş olan yolun tersidir.. CHP’yi kurtaracak olan yol da!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz