Anasayfa » ‘Yeşil’li Bir Yazı…

Yazı Hakkında

Başlık: ‘Yeşil’li Bir Yazı…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 02 Temmuz 1995, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

‘Yeşil’li Bir Yazı…

SBF heyeti ile İsrail’i gezerken bir şeyin bizi çok etkilediğini anımsıyorum.

Çöl beklerken karşılaştığımız ormanlar. Kilometrelerce uzanan çam ormanları. Türk Yahudilerinin, kendi elleriyle dikip büyüttükleri “Atatürk Ormanı”!.

Bazı ağaçların üzerinde küçük plaketler vardı.. Bayan ya da bay falanca, diye.

Dünyanın her tarafından Yahudiler, bir vakıf aracılığı ile para yolluyorlarmış. O para ile dikilip büyütülen ağacın üzerine de ismi yazılıyormuş.

Su yok. Neredeyse toprak bile yok.

Ama çölde yaratılmış bir ‘yeşil’ var!

Bir ara Filistinli gerillalar, bir savaş yöntemi olarak, o ormanları yakmayı denediler. Ve kısa zamanda vazgeçtiler.

Vazgeçmek zorunda kaldılar!

Çünkü, Filistin sorununa ılımlı yaklaşan İsrailliler bile büyük tepki duydular. Dış dünya tepki duydu… Daha da önemlisi. Filistinlilerin kendi içlerinden, bu
yöntemi içlerine sindiremeyenler oldu…

Her savaş er ya da geç biter… Ölenlerin yerini, mutlaka yeni kuşaklar alır.

Ama çölleşen bu dünyanın yerine koyabileceğimiz bir başka dünya yok!

Orman yakarak savaş kazanılabilseydi, Amerika Vietnam’ı yitirir miydi?

★★★

Timurlenk fillerini, Ankara çevresindeki ormanlarda gizlemiş.

Mustafa Kemal, başkent olarak seçtiğinde, Ankara yarı çöldü. Ben Ankara’yı ilk gördüğümde, yeşili görmek isteyen Atatürk Orman Çiftliği’ne, Çubuk Barajı’na ya da Gençlik Parkı’na giderdi.

Kemal Kurdaş’ın yarattığı ODTÜ ormanı… Ecevit‘in “Biz taşındığımızda ağaçlar, maydanoz kadardı” dediği ORAN ormanı… Eymir Gölü, Bayındır Barajı. Kurtboğanı Barajı çevresindeki ormanlık alanlar, son 20-30 yılın ürünüdür. Şimdi Beytepe, Bilkent ve Çayyolu çevreleri ormanlaşıyor.

Benim oturduğum Ümitköy, on yıl önce tarlaydı. Evler, giderek yeşile gömülmeye başladı.

Kurak diye bilinen Ankara’nın havası giderek nemleniyor. İstatistikler ortada: ağaç arttıkça yağmur da artıyor…

Bozkırın yeniden ormanlaşacağına inanmayanlar, gidip Çorum’u görsünler!

Kayalar arasında ağaç yetişmeyeceğini sananlar, gidip Kilis’in Karataşı’nı görsünler!

Çocukken akşam üstleri üzerine oturup kentin girişini seyrettiğimiz Karataş, şimdi bir çam korusu..
Rahmetli Nedim Ökmen bakan iken oraya küçük fidanları diktirdiğinde, gülüp geçmiştik…

★★★

Uluslararası kuruluşlar, Türkiye’nin önümüzdeki on yıllarda çölleşeceğini öngörüyor!

“Vah vah” deyip bekleyecek miyiz?

Yoksa “Burada ağaç bitmez” denilen yere Orman Çiftliği’ni kuran Atatürk’ten.. çölü ağaçlandıran İsrail’den. . Ankara’dan, Çorum dan, Karataş’tan örnek mi alacağız? O örneklerden cesaret mi alacağız?

Her köyün yanı başında bir ‘köy korusu’ oluşturmayı öngören yasanın uygulanabilmesi için hangi kaymakam çaba sarfediyor? Bir dönümlük bir sırta,
birkaç düzine fidan dikip bakmak gerçekten de olanaksız mı?

Cemal Tural‘ın Genelkurmay Başkanlığı’nda, askerin dikip büyüttüğü ağaçlıklar hâlâ dillerde. Şimdi Sayın İsmail Hakkı Karadayı, aynı çabaları yeniden başlatamaz mı?

Orta ve yükseköğretimdeki milyonlarca gençte, yılda birkaç günü ağaç dikimine ayırma heyecanı yaratılamaz mı?

Belediyeler, kaldırımlara diktikleri gencecik fidanların kurumamasının da sorumluluğunu duyamazlar mı?

★★★

Bu yurt ve bu dünya bizim. Onları tükettiğimizde gidecek başka yerimiz yok!

PKK adına ormanları yakan zavallılar, aslında çocuklarının geleceğini yaktıklarının ayrımında değiller.

Peki üç-beş kuruşluk çıkarlar uğruna İstanbul’u yeşile hasret yapanlar; laiklikle ilgili maddeyi anayasadan çıkarmak için verdikleri savaşın onda birini, Orman Bakanlığı bütçesine biraz daha kaynak aktarmak için vermeyenler bir Keban’ın çevresini bile
yıllardır ağaçlandıramayanlar: çocuklarını nasıl bir yarın beklediğinin ayrımındalar mı?

İşte Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfi (Faks: 212- 201 11 32, Tel: 212- 281 10 27 ve 268 09 85). Uzatın elinizi!

Ya zamanınızı ya paranızı, ya enerjinizi ya bilgi birikiminizi verin!

Ve bu toplumun bugününe-yarınına çok önemli bir katkı yapmış olduğunuz bilinci ile ‘huzur’ bulun.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz